“Seyl-i hurûşân”, devrin, özellikle entelektüel zihinlerinde yer bulan ortak ya da toplumsal kaygının dışavurumu olabilir. Çünkü Osmanlı son devrinde kaleme alınmış ana akım edebi metinler üzerinde yapılan incelemelerin çoğunda buna dair sonuçlar beliriyor. Dolayısıyla somut şekilde tespit edebiliriz ki “önlenemez dalga” anlamına gelen bu ifadeyle aydınlar, Osmanlı Devleti ve toplumunun son çeyrekte içine girdiği zorluğu ve bu zorlukla başa çıkabilme ihtimallerine dair seçenekleri imgesel bir zeminde kurgulayıp paylaştılar.
Elinizdeki çalışmada ayrıntılı olarak ele alınan kaygıyı giderecek bas¸ka bir mekanizma, yeni bir ku¨ltu¨rel du¨nya go¨ru¨s¸u¨ ve onun parc¸ası olarak yeni bir edebi yapı gerektigˆi algısı da söz konusu kurgulardan biri olarak görünüyor. Bu yeni inşanın, toplumu ilgilendiren alanlarda hissedilen toplumsal kaygıyı gidermeye yo¨nelik birtakım sosyoku¨ltu¨rel degˆis¸ikliklere ihtiyac¸ olduğu ortak du¨s¸u¨ncesiyle güçlü bir ilişki içinde olduğuna dair somut sonuçlar söz konusu.
Sevim Zehra Can Kaya söz konusu duruma Batıcı, I·sla^mcı ve Tu¨rkc¸u¨ fikrî akımların o¨nde gelen isimleri olarak kabuledilmiş Abdullah Cevdet, Mehmed A^kif ve Ziya Go¨kalp ekseninde odaklanıyor.
Internet Explorer tarayıcısının 9.0 ve daha eski sürümlerini desteklememekteyiz. Web sitemizi doğru görüntüleyebilmek için tarayıcınızı güncelleyebilirsiniz, güncelleyemiyorsanız başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsiniz.