Eviniz, aileniz, okulunuz, arkadaşlarınız varken birdenbire hepsi elinizden alınsa, ne yapardınız? Juju, hemen her köşe başında karşımıza çıkan milyonlarca mülteci çocuktan yalnızca biri; onun öyküsünü okurken, yeryüzünün bütün çocuklarının öyküsünü de okuyorsunuz aslında. Bir yanda olağan yaşamlarını sürdüren insanlar, öte yanda yerini yurdunu terk etmek zorunda kalan mülteciler.
Savaşın en ağır bedelini onlar öderken, yetişkinler \"Çocuktur, anlamaz\" deyip kestirip atarsa bir çocuk ne yapmalı? Bütün sustuklarını anlatıp sesini duyurabilmeli belki de. Juju da bunu yapıyor. Konuşmasının yasak olduğu her şeyi anlatıyor ve kendi öyküsünü duyuruyor. Öyküsünü anlatırken, savaşın neden olduğu bütün kötülükleri bir kez daha hatırlatıyor bize. Juju'nun dili, vicdanımızın, kalbimizin dili oluyor.
Yazar, bütün bunları Juju'nun ağzından aktarırken umudu diri tutmayı da başarıyor. Her şeye rağmen yaşatılan dostlukları, dayanışmayı hatırlatıyor okura. Yaşam boyu elimizden tutacak olan arkadaşlar, paylaşılan güzel zamanlar, en büyük hazine olarak hep bizimle gelecek olan hatıralar… \"Ama dünya televizyon mu ki düğmesini çevirip kapatalım!\" der, Juju, öyküsünün bir yerinde. Dünyanın düğmesini kapatamazsak da, ona güzel görüntüler eklemek biraz da bizim elimizde değil mi? Kim bilir?
Internet Explorer tarayıcısının 9.0 ve daha eski sürümlerini desteklememekteyiz. Web sitemizi doğru görüntüleyebilmek için tarayıcınızı güncelleyebilirsiniz, güncelleyemiyorsanız başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsiniz.