Dil Belası
Hamd, yüce Allah’a (c.c) aittir.
O Allah ki insanı en güzel şekilde yarattı, onun vücuduna denge verdi, kalbine iman nurunu akıttı, o nur ile kendisini süsleyip güzelleştirdi.
Yüce Allah insana konuşmayı öğretti, bununla onu diğer varlıkların önüne geçirip kendisine fazilet bahşetti, kalbine ilmin hazinelerini akıtarak onu olgunluğa ulaştırdı.
Sonra yüce Allah insana bolca rahmetini akıttı. Ona kalbinin ve aklının içerdiği şeyleri açıklayan ve gizli şeyleri açan bir dil ihsan etti. Dile, Rabb’ine hamdetsin ve verdiği nimetlere şükretsin diye konuşma imkânı verildi. İnsanın rahatça konuşması ve dil vesilesiyle elde ettiği ilimler, hamdedilecek nimetlerdendir.
Şahitlik ederim ki, Allah’tan (c.c) başka ilâh yoktur. O, birdir, hiçbir ortağı yoktur. Yine şahitlik ederim ki, Muhammed (s.a.v), Allah’ın (c.c) kulu ve Resûlüdür. O öyle bir peygamberdir ki, Allah (c.c) onu kendisine indirdiği Kur’an’la göndermiş, onun şerefini yüceltmiş ve ona kendisine giden yolları açıklamıştır.
Yüce Allah, yeryüzünde \"Allâhüekber” ve \"lâ ilâhe illallah” diyen bir kul bulunduğu müddetçe, sevgili Peygamberimiz’e (s.a.v), onun âline, ashabına ve geçmiş sâlihlere salât ve rahmet etsin.
Dilin Özellikleri
Dil, Allah Teâlâ’nın büyük nimetlerinden ve çok harika lutuflarındandır. O, cüssesi küçük, ancak itaati ve günahı büyük bir organdır. Zira iman ve küfür, dilin şahitliği ile belli olur, ortaya çıkar. İman itaatin, küfür ise isyanın zirve noktasıdır.
Dil, mevcut olan olmayan, yaratıcı ve yaratılan, hayal edilen ve bilinen, zannedilen ve vehmedilen her şey hakkında konuşur; onları kabul veya inkâr eder. İlmin ulaştığı her ne varsa, hak ya da bâtıl, dil onu anlatır. İlmin de alanı çok geniştir; hemen her tarafa uzanır. Dildeki bu özellik, başka hiçbir uzuvda yoktur. Göz, ancak renkleri ve şekilleri görebilir. Kulak, yalnız sesleri işitebilir. El, sadece cisimlere dokunabilir. Bütün uzuvların işleri sınırlı olup her şeye ulaşamazlar.
Dilin ise sahası geniştir, sınırı yoktur. Engel olacak bir şeyi de mevcut değildir. Dil, hayırda da şerde de geniş bir alana sahiptir. Dilin dizginini serbest bırakan ve ihmal eden kimseyi şeytan her yere götürür. Onu helâke düşürmek için uçurumun kenarına getirir.
İnsanları, yüzleri üstü cehenneme sürükleyen ancak dillerinin kazandığı günahlardır. Dilin şerrinden yalnız, onu İslâm’ın edebiyle edeplendiren ve helâl konuşmalarla sınırlı tutan kimse kurtulur.
Edebe dikkat eden kimse, sadece dünya ve âhiret yönünden faydalı olan şeyleri konuşur, dinine ve dünyasına zarar veren şeylerden dilini tutar.
Konuşmanın faydalı ya da zararlı olduğu yerleri herkes kolayca anlayamaz, bunların bilinmesi güçtür. Bilenin de, sadece faydalı yerlerde konuşması zordur.
İnsanın âzalarından en çok günah işleyeni dildir. Zira o, konuşmaktan yorulmaz, hareket etmesinde de meşakkat yoktur. İnsan da dilin âfetlerinden ve tuzaklarından sakınmada ihmalkâr davranır, onu kontrol etmeye önem vermez.
Kısaca dil, insanları saptırmada şeytanın en büyük aletidir.
Bu Kitapta Anlatacağımız Konular
Biz, yüce Allah’ın yardımıyla bu kitapta dilin âfetlerini açıklayacağız. O âfetleri teker teker tarif ederek, onun sebeplerini ve felâketlerini zikredeceğiz. Bunlardan sakınma yollarını bildireceğiz. Bu konudaki âyet, hadis ve büyüklerin sözlerini nakledeceğiz.
Bu konular sırasıyla şunlardır:
Susmanın fazileti.
Mâlâyâni ve fuzulî konuşmanın âfeti.
Bâtıl sözlere dalmanın, mücadele ve münazaranın, birbiriyle çekişmeye girmenin, yapmacık ve süslü sözlerle edebiyat yaparak konuşmanın âfetleri.
Fasih konuşanların ve konuşma iddiasında olanların içine düştükleri âfetler.
Kötü sözün, sövmenin, kötü konuşmanın, hayvana, eşyaya ya da insana lânet etmenin, şiir ve nağmeli sözlerin âfetleri.
Mizah yapmanın, alay etmenin, sırrı ifşa etmenin, yalan vaadin, yalan konuşmanın, yalan yere yemin etmenin âfetleri.
Yalanın, gıybetin, dedikodunun, birbirine düşman iki kişinin arasında gidip gelip, diğerinin aleyhine her birinin hoşuna giden şeyler söyleyerek iki dil kullanmanın, övmenin âfetleri.
Özellikle Cenâb-ı Allah’ın sıfatları ve dinin temel esaslarıyla ilgili konularda konuşurken bilmeden içine düşülen âfetler.
Halkın, Allah Teâlâ’nın sıfatları ve Kur’an hakkındaki konuşmalarında içine düştükleri âfetler.
Bunların hepsi yirmi âfettir.
Biz yüce Allah’tan, ikramı ve ihsanı ile bizi muvaffak etmesini istiyoruz.