Bir general, devlet adamı ve imparatorluk kurucusu olarak Cengiz Han, dünya tarihinin en efsanevi ve tartışmalı figürlerinden biri. Olağanüstü askerî başarılarının yanında, kullanmakta tereddüt etmediği acımasız yöntemleri de ona “uğursuz bir ün” bahşetmişti. Peki Cengiz Han bir imparatorluk mimarı mıydı gerçekten, yoksa şansı da yaver gitmiş başarılı bir eşkıya mı? Dünya tarihinin seyrini tek başına değiştiren bir dâhi miydi, yoksa sıradan bir insan iradesinden daha güçlü kuvvetlere sırtını vermiş bir orduyla zafere at mı sürmüştü? Moğollar, bilinen dünyanın büyük bir bölümünü nasıl ele geçirmişlerdi? Cengiz ve ordusu gerçekten milyonları öldürmüş ve şöhret buldukları şekilde aldıkları toprakları çöle mi çevirmişlerdi? Tüm bu olan bitenin arkasında nasıl bir motivasyon, disiplin ve strateji yatıyordu?Chris Peers’in özlü ve yetkin çalışması bu sorulara yanıt ararken, Cengiz gibi bir komutanın ancak içinde doğduğu Moğol toplumu ve gelenekleriyle birlikte düşünüldüğünde doğru şekilde anlaşılabileceğini ortaya koyuyor. Buradan hareketle Peers, Moğolların askerî ve kültürel geçmişi ile bozkır toplumları ve ordularının doğasını bir arada değerlendiriyor ve Moğol askerlerinin becerilerini, savaş taktiklerini, ahlâk anlayışlarını, nispeten daha yerleşik toplumların askerleriyle savaşırken sahip oldukları avantaj ve dezavantajları ayrıntılı olarak inceliyor. Cengiz Han ve Moğol Savaş Makinesi, okurunu Orta Asya steplerinden Karadeniz kıyılarına uzanan çok geniş bir coğrafyada sürükleyici bir yolculuğa davet ediyor.
Internet Explorer tarayıcısının 9.0 ve daha eski sürümlerini desteklememekteyiz. Web sitemizi doğru görüntüleyebilmek için tarayıcınızı güncelleyebilirsiniz, güncelleyemiyorsanız başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsiniz.