Baş başa vermiş üç arkadaş, sanat icra ediyorlar. Maharetlerini ortaya koyuyor, hem eserlerini hem de kendilerini demliyorlar. Soldaki edebî tasvirlerle, ortadaki kitâbetle, sağdaki ise kâğıda suret vermekle uğraşıyor. Gerçekliğin kabalığından, sertliğinden uzaklaşıp sanatın inceliğinde dinleniyorlar. Gaddar hadiseleri kelimelerle ve resimlerle mûnisleştiriyorlar.
En solda yeşil kıyafetiyle eseri telif eden Tâlikîzade Mehmed Subhî Efendi yer alıyor. Ortada Tâlikîzade’nin yazdıklarını beyaza çekerek temize geçiren bir hattat/kâtip ve en sağda minyatür çizimiyle uğraşan Nakkaş Hasan Paşa bulunuyor. Osmanlı şehnamecilerinin nasıl çalıştıklarını gösteren harika bir görsel bu. Heyecan ve sükûnet birlikteliğiyle çalışıyorlar. Bir yanda bizzat içinde bulundukları savaşın maceralarını hatırladıkça kalplerinde husûle gelen heyecan, diğer yanda sanatın sunduğu zihin dinginliği eşliğinde meşk ediyorlar.
Tâlikîzade, Eğri Seferi’nde kendisine yoldaşlık etmiş olan bir paşayla çalışıyor olmaktan dolayı haz duyuyor. Birlikte omuz omuza savaştıkları bir mu’arekenin zaferle neticelenmiş olmasının gururuyla, tüm detayları özgüvenle tasvir ediyorlar. Biri yazıyla diğeri suretle gördüklerini anlatıyor. Hazırladıkları şehnamenin metnini Tâlikîzade yazıyor, minyatürümüzün ortasında duran kâtip onu temize çekiyor. En sağda sanatına dalmış olan Nakkaş Hasan Paşa en güzel resimlerle metni renklendiriyor. Seyrettiğimiz minyatürün bizzat kendisini de Nakkaş Hasan Paşa çiziyor, kendisini resmediyor.
Internet Explorer tarayıcısının 9.0 ve daha eski sürümlerini desteklememekteyiz. Web sitemizi doğru görüntüleyebilmek için tarayıcınızı güncelleyebilirsiniz, güncelleyemiyorsanız başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsiniz.