\"Düşünceler ruh ve zihin dünyamızda cereyan eden soyutlamalardan ibaret değildir. Var olma biçimimizi, benimsediğimiz düşünceler belirler. İyi olmak için iyiyi düşünmek, doğru olmak için doğrunun peşinden gitmek, güzel olmak için de güzeli kavramak gerekir.\" diyen İbrahim Kalın, düşünmenin çileli ama kendini bilmek ve bulmak için varoluşsal bir gereklilik olduğunu derinlikli bir şekilde ortaya koyuyor. Düşünmenin değil; iyi, güzel ve doğru düşünmenin erdemini vurguluyor ve düşüncenin ufkunu açık hâle getiriyor.
Düşünmek yola çıkmaktır. Herhangi bir yola değil, bizi hakikate götürecek yola koyulmaktır. Düşünmek, Eflatun’un mağarasından çıkmak için ayağa kalkmaktır. Duvara yansıyan gölgelerin hakikatin kendisi değil, sadece gölgesi olduğunun farkına vararak ışığın kaynağına yönelmektir. Düşünmek, ayağa kalktığınızda size müstehzi bir şekilde bakanlara aldırmadan kapıya doğru yürümektir. Ayağınıza vurulmuş zincirlerden kurtulmak için önce zihninize vurulmuş prangalardan kurtulmaktır. “Mağaradan çıkanı vururuz.” diyenlere aldırmadan aklının ve vicdanının sesine kulak vermektir. Düşünmek tehlikeli ve çileli bir iştir.
Doğru düşünmek erdemli olmayı garanti altına alır mı? Düşünmek, ahlaklı olmak için yeterli midir?Bilmek, her zaman doğruyu yapmak anlamına gelir mi? Düşünmeyi zihinsel bir faaliyete indirgeyen ekoller bize bu noktada tatmin edici cevaplar veremezler. İyi, güzel ve doğruyu birbirinden ayrıştıran bir zihin yapısı, düşünce ile erdemli davranış arasında...
Internet Explorer tarayıcısının 9.0 ve daha eski sürümlerini desteklememekteyiz. Web sitemizi doğru görüntüleyebilmek için tarayıcınızı güncelleyebilirsiniz, güncelleyemiyorsanız başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsiniz.